Hazırlayan: Kubilay
ÖZYALÇIN
TÜRKİYE VE ORTA DOĞU AMME İDARESİ
ENSTİTÜSÜ
KAMU YÖNETİMİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI
2011 – 2012 Akademik Yılı
YÖNETSEL
DAVRANIŞ DERSİ
Dönem Sonu Sınav Çalışması
“Bir Yönetici Analizi”
Hazırlayan
Kubilay
ÖZYALÇIN
Öğretim
Üyesi
Prof.
Dr. Feyzi ULUĞ
Ankara
Nisan
2012
I.
YÖNETİCİ
ANALİZİ: TEMEL SORUNLAR LİSTESİ
1)
Stresi Yönetememektedir.
2)
Astlarına adil davranmamakta, liyakat gözetmemektedir.
3)
Astların kararlara katılım düzeyini
düşük tutmaktadır.
4)
Astları eğitim ve gelişim olanaklarından
yoksun bırakmaktadır.
5)
Astlarına karşı tehdit edici davranışlar
sergilemektedir.
6)
Başarıyı tek başına üstlenir,
başarısızlığı astlarına yükler.
7)
Önem ve öncelik sırası oluşturmada
yetersiz kalmaktadır.
8)
Ani karar alma eğilimi göstermektedir.
9)
Örgütsel kültüre aşırı bağlılık göstermektedir.
10)
Çatışmayla başa çıkamamaktadır.
11)
Aşırı aceleci ve sabırsız
davranmaktadır.
12)
Sorun çıktığında sorumluluktan kaçmaktadır.
13)
Tüm yetkiyi kendinde toplamaktadır.
14)
Özgüveni yetersizdir.
15)
Sorunlara karşı duyarsız davranmaktadır.
II.
TEMEL
SORUNLARIN KAPSAM VE NİTELİĞİ
2.1. Astlarına adil davranmamakta,
liyakat gözetmemektedir:
Kendisine yakın hissettiği (siyasi,
dini, yöresel veya hayata bakış açısı yönünden) astına karşı ayrımcılık yapma
eğilimindedir. Bu eğilim, zaman zaman kolay işleri yaptırmak ya da hiç iş
vermemek şeklinde ortaya çıkmakta, zaman zaman da ortaya çıkacak fırsatları
(izin, terfi, eğitim, ödüllendirme vs.) kendisine yakın hissettiği astına
kullandırma şeklinde ortaya çıkmaktadır. Bu davranışı diğer astların
motivasyonunu düşürmekte, iş verimliliğini azaltmaktadır. Çalışanları
görevlendirme ve sorumluluk yükleme sırasında; deneyim, bilgi birikimi ve yeteneklerini
göz önünde bulundurmaz. Bunun yerine kendisine yakın hissettiği (siyasi, dini,
yöresel veya hayata bakış açısı yönünden) personeline görev vermektedir.
2.2. Astların kararlara katılım düzeyini
düşük tutmaktadır:
Astların görüşlerinin de alınmasının yararlı
olacağı durumlarda ya da astları doğrudan doğruya ilgilendiren ve astların
görüşlerinin kesinlikle alınması gereken durumlarda bile astların görüşlerine
başvurmamakta ve kendisi karar vermektedir. Astlar, görüş bildirebilecekleri
konular önlerine sürpriz olarak geldiğinde, alınan karara daha eleştirel
yaklaşmakta ve kararı daha az benimsemektedirler. Kendilerine danışılmış olsa
belirtebilecekleri eksikliklerin gözlerinin önünde gereksiz yere gerçekleşiyor
oluşu hem can sıkıntısına neden olmakta hem de yöneticiye yönelik saygılarında
azalmaya neden olmaktadır. Bu durum astların örgüte aidiyet duygusunu ve
motivasyonunu azaltmaktadır.
2.3. Astları eğitim ve gelişim
olanaklarından yoksun bırakmaktadır:
Yurtiçi/yurtdışı kurumsal eğitim, teknik
toplantı, seminer, vs. olanaklarda konu kendisinin görev alan ve sorumluluğunda
olmasa bile bu görevlere kendisi gitmek eğilimindedir. Kendisinin de gidemediği durumlarda ise ya
konudan astlarının bilgilenmesinin önüne geçmek için görev yazısını tebliğ
etmekten imtina etmekte; bunu yapamadığı durumlarda ise toplantıya astların katılmasına
izin vermeme eğilimindedir. Teknik konularda yapılan ve odak noktalarının
katılımının önemli olduğu çalıştay ya da toplantılar sonrasında, konuyla ilgili
raporlama ve diğer çalışmaları yine çalıştaya göndermediği astlarından
beklemektedir. Astlar kendi imkânları doğrultusunda kendilerini eğitmek zorunda
kalmakta, örgütte meydana gelen değişim ve gelişimden haberdar olamamaktadır.
Bu durum iş kalitesini düşürmekte, örgütteki yenileşme kültürünün sağlanmasını
engellemektedir.
2.4. Astlarına karşı tehdit edici
davranışlar sergilemektedir:
Astlarının kendisi gibi düşünmelerini
veya yapılmasını talep ettiği işlerin sorgulanmadan kabul edilip yerine
getirilmesini istemekte, aksi yönde davranış sergileyenlere ise çeşitli
cezalandırma yollarına gideceğini hissettirmekte ya da dile getirmektedir.
Böyle bir durum ile karşılaşan ast ya düşüncelerini dile getirmekten
çekinmekte, işini daha baştan savma yapmakta yani bir anlamda geri
çekilmektedir ya da kurum/birim değiştirme istemekte işe odaklanamamaktadır.
Sonucunda ise iş yerinde huzursuz bir ortam oluşmakta verimlilik ve kalite
düşmektedir.
2.5. Başarıyı tek başına üstlenir,
başarısızlığı astlarına yükler:
Hataların astlar tarafından, doğru ve
takdir gören işlerin ise kendisi tarafından yapıldığı izlenimi yaratmaktadır. Astları
tarafından hazırlanan bir veriyi sunarken tüm işin kendisi tarafından yapıldığı
izlenimi oluşturmakta, takımın başarısını kendi bireysel başarısıymış gibi sunmaktadır.
Bu durumlara astların tanık olması, takım çalışmasının verimini düşürmekte,
yöneticiye karşı takımda tepki oluşmaktadır. Yöneticinin işin ayrıntılarına
vakıf olmasına yönelik olarak takımda ya hiçbir çaba görülmemekte ya da
yalnızca ayrıntılar sorulduğunda yöneticiye isteksizce bilgi verilmektedir. Bu
yaklaşım astların genel olarak motivasyonunu düşürmekte, üretkenliğini
kaybetmelerine neden olmaktadır.
2.6. Önem ve öncelik sırası oluşturmada
yetersiz kalmaktadır:
İş akışı yoğunlaştığında hangi işin daha
önce bitmesi gerektiği konusunda kararsızlığa düşmektedir. Ayrıca her yeni iş
oluştuğunda astın elindeki işi bırakıp yeni gelen iş ile ilgilenmesini
istemektedir. İş akışına hâkimiyetini kaybetmekte astından sürekli diğer işin
daha önemli olduğu onunla ilgilenmesi yönünde talepte bulunmaktadır. Dolayısıyla
astın ve yöneticinin konuya hâkimiyeti kaybolmaktadır. Bu durum zaman israfına
ve karışıklığa neden olmaktadır. Ayrıca iş kalitesi olumsuz yönde etkilenmekte,
işin takibi zorlaşmakta, daha az sürede ve emek harcanarak bitebilecek bir iş
için daha fazla süre ve emek harcanmasına neden olmaktadır.
2.7. Ani karar alma eğilimi
göstermektedir:
Sorunun daha net olarak tanımlanmasına
fırsat bırakmadan, süreci incelemekten kaçınmakta, ani kararlar almaktadır. Aldığı
kararları uygulamak durumunda olan astları, sorunun kendi kafalarında tanımsız
kalması nedeniyle sürece uyum sağlamakta güçlük çekmekte ve yöneticinin aldığı
kararı uygulamakta isteksiz davranmaktadırlar. Yönetici, kimi zaman aynı işi
birden fazla asta yüklemekte, işin gereksiz yere farklı çalışanlarca
yapılmasına neden olmaktadır. Bu da çalışanların gereksiz emek harcamalarına ve
kendilerini kullanılmış hissetmelerine neden olmaktadır. Kimi zaman da yetki
gaspına veya başka birimlerin görev alanlarına giren işlerde astlarına gereksiz
iş yükü oluşturmaktadır. Bu durum astlar yönünden iş belirsizliği oluşturmakta,
kaynak israfına yol açmakta, ayrıca örgüt içinde karışıklığa neden olmaktadır.
2.8. Örgütsel kültüre aşırı bağlılık
göstermektedir:
İşlerin işleyiş biçimlerinde klasik
yöntemin dışına çıkamamakta, değişikliklere aşırı direnç göstermektedir. İşleri
kolaylaştıracak kimi paket programların kullanımlarına karşı aşırı tepki
göstermektedir. Taşra örgütüyle iletişimin hızlandırılmasına yönelik olarak
internet üzerinden dosya paylaşım ve iletişim sistemlerinin kullanılmasını
engellemektedir. İşleyişe karşı objektif olamamakta, işin aynen süregeldiği biçimde
devamını talep etmektedir. Yaratıcı düşüncelere kendisini kapatarak, sorunlara
yönelik olarak geliştirilen farklı çözüm yollarını reddetmektedir. Sonuç
olarak, yenileşmeyi engellemekte ve iş yerinde rutinlik oluşmasına neden
olmakta, dolayısıyla astlarda bıkkınlığa neden olmaktadır.
2.9. Çatışmayla başa
çıkamamaktadır:
Çatışma ortamı oluştuğunda (gerek
astları ile gerek üstleri ile) aşırı stres yüklenmekte, başkalarının
düşüncelerini yok sayma ya da küçümseme eğilimi göstermektedir. Haksız olduğu
durumlarda dahi uzlaşmaya yanaşmamakta, her durumda kendi görüşünün uygulanması
yönünde tavır sergilemektedir. Kendi görüşüne tutarlı dayanaklar
geliştiremeyeceği durumlarda astlarıyla girdiği tartışmayı üst konumunda
bulunmasından kaynaklanan güçlü yanını kullanarak sonlandırma eğilimindedir.
Kendi pozisyonuna denk kimselerle yaşadığı çatışmalarda da uzlaşmaz tavrını
sürdürerek tartışmanın şiddetini artırma yoluna gitmektedir. Bu yolla
çevresindekileri kendisinden olabildiğince uzak tutmayı sağlamaktadır.
Kendisiyle çözülmesi gereken sorunlar amiri aracılığıyla çözülmeye
çalışılmaktadır. Astlarında sınırlı iletişime, işleri savsaklamaya, bıkkınlığa
ve örgüt bağlılığının azalmasına neden olmaktadır.
III.
EN
ÖNEMLİ SORUN İRDELEMESİ:
3.1. Soruna İlişkin Gözlemler
“Stresi yönetememektedir”
Sorun ortaya çıktığında astlarına karşı
aşırı baskıcı bir tutum takınmakta, daha aceleci ve sabırsız davranmaktadır. İş
yükünü dengeli dağıtamamakta çalışan personeline daha fazla iş yükü yüklemekte,
çalışmayan personel ile çatışmaya girmekten kaçınmaktadır. Kendi üstünden bir
tepki aldığında sorunun sorumluluğundan kaçma veya sorumluluğu astına yükleme
eğilimindedir. Sonuçta üretilecek işin niteliğinin düşük olacağını bile bile
çalışmanın aynı koşullarda sürdürülmesine yönelik olarak baskı yapmaktadır. Sorunlar
karşısında telaşlanmakta ve karar almakta zorlanmaktadır. Karar veremediği
durumlarda dahi astlarından fikir almamakta, kendi başına çözmeye
çalışmaktadır.
Astlarıyla iletişim kuramamakta veya
saldırgan davranışlar sergilemektedir. Kaba şakalar yaparak üstünlüğünü
pekiştirmeye çalışmakta, astlarını aşağılamaya çalışmaktadır. Bu davranışına
yönelik tepki aldığında kısa bir süreliğine geri çekilmekte ancak bir süre
sonra yine benzer davranışlar sergilemektedir. Yeni işe başlayan astlara karşı
öğrenme sürecinde sabırsız davranmakta, hoşgörülü olamamakta, her şeyi
bilmesini beklemektedir. Zaman zaman astlarıyla sorunları olduğunu, farklı
birimlerden çalışanların bulunduğu ortamlarda dile getirmektedir.
Aceleci davranışlarının bir sonucu
olarak yeterince kimi zaman da hiç planlama yapılmadan işlere girişilmektedir.
Plansız ve baştan savma yapılan işlerin sonucu olan başarısızlıklar yeni stres
kaynakları olarak eklenmektedir.
3.2. Gözlemlerin Değerlendirilmesi
Tüm bu gözlemler ışığında stres çok
yönlü olduğundan, yöneticinin kişilik özelliklerinden kaynaklanmış olabileceği
gibi işin yapısından da kaynaklı olabileceği göz ardı edilmemelidir. Konu
kişilik yapısı açısından irdelendiğinde, Friedman ve Rosenman’a göre A tipi
kişilik özelliğine sahip insanlar sürekli zamanla boğuşan, kısa sürede birçok
işi başarmaya çalışan, rekabetçi, saldırgan ve aşırı duyarlı, sabırsız,
çoğunlukla birçok işi aynı anda yapmaya çalışan, telaşlı, hızlı konuşan ve
konuşmanın gidişatını denetlemeye çalışan tiplerdir. Zamanın ilerlemesiyle
birlikte, geçen zamana birçok faaliyeti sığdırmak düşüncesiyle, kendi
kendilerini sürekli baskı altında tutarlar ve ani atılımlar gösterirler (Şimşek
vd., 2005: 258).
Stresin kaynakları, çevresel stres
nedenleri, bireysel stres nedenleri ve örgütsel stres nedenleri olarak üç
grupta toplanmaktadır. Örgütsel stres nedenleri ise Luthans’a göre dört grupta
toplanmaktadır. Bunlar, örgütsel politikalar, örgütün yapısal özellikleri,
fiziksel koşullar ve örgütsel süreçlerdir (Aydın, 2004). Örgüte ilişkin stres
nedenleri, profili çizilen yöneticide görülen stresi açıklamada yetersiz
kalmaktadır. Bilinçli biçimde olmasa da stres genellikle bireyin kendisinden
kaynaklanmaktadır (Şimşek vd., 2005: 266).
Aynı çalışma ortamında ve aynı üst birim
amirine bağlı çalışan yöneticiler arasında çok belirgin biçimde fark edilen
yöneticimizin kişilik özellikleri ve bireysel stres nedenlerinden dolayı
örgütteki davranışının etkilendiği sonucu çıkmaktadır. Cam’ın (2004) bir kamu
kuruluşunda yaptığı bir araştırmaya göre, cinsiyete dayalı olarak stres düzeyinde
farklılaşma yoktur. Stres etkeni olarak çalışma koşulları, ücret ve amirlerin
davranışları bulunmuştur.
Bir başka araştırmaya göre kamu
kuruluşlarında çalışan üst düzey yöneticilerin kişilik özellikleri ile iş
stresi arasında anlamlı bir ilişki saptanmıştır. Aynı araştırmada yöneticilerin
% 81,92’sinin A tipi kişilik özelliğine sahip olduğu, yöneticilerin tamamına
yakının orta ve yüksek stres düzeyine sahip olduğu saptanmıştır (Aktaş, 2001). Örneğimiz
olan yöneticinin, stresi yönetememesinin temel nedeninin kişilik tipi ve özel
yaşantısındaki stres kaynakları olduğu sanılmaktadır. Çünkü aynı çalışma
ortamında kendisiyle benzer konumdaki diğer yöneticilerde karşılaştırıldığında
diğer yöneticilere göre stresi yönetmede çok daha başarısız olduğu gözlenmektedir.
Diğer yandan, örgütsel iletişimin temel
amacı işlerin koordinasyonunu sağlamak, problemleri çözmek, bilgi paylaşımını
gerçekleştirmek ve çatışmaların çözülmesine katkıda bulunmaktır (Soysal, 2009).
Yöneticiler ile astlar arasında iletişimin yeterli düzeyde sağlanamaması
sonucunda olayların, aktarımında bilginin kaybı veya eksikliği oluşmakta ve
işin tamamlama süreci uzamaktadır. Yapılacak iş planlamadığından ya da yüzeysel
planlama yapıldığından içinden çıkılmaz hal almakta, kaynak ve zaman israfına
neden olmakta, astların motivasyonlarını yitirmelerine ve aşırı stres
yüklenmelerine sebep olmaktadır (Can, 2005: 365-373).
İş yapacak kişi, eğer işin gerektirdiği
bilgiye, yeteneğe ve kişisel özelliklere sahip değil ise iş kendisi için zor gelecek
ve strese neden olacaktır (Soysal, 2009). Yöneticinin, işgal ettiği makama
layık olmadığını biliyor oluşunun çevresine yansıması, saldırgan, aceleci,
çözüm odaklı olmama ve benzeri biçimlerde gözlenmektedir. Olumsuz tavırlar
sergileyerek, yöneticilik alanındaki eksikliklerini kapattığını düşünmesi,
yöneticimizin kendisini yeterince tanıyamadığına işaret etmektedir.
Kişinin yaptığı var olmayan ya da önemsiz
hataların büyütülmesi, yöneticinin yeterli teknik bilgiye sahip olmaması,
astları ile işbirliği içinde bulunmaması, aşırı başarı hırsı ile hareket etmesi
bireysel ve örgütsel strese neden olmakta, astların motivasyon ve iş
kalitelerini etkilemekte, bıkkınlığa, yöneticiye duyulan güven ve saygının
azalmasına neden olmaktadır.
3.3. Çözüm Modeli
Kişilikten kaynaklı stresi yönetmek
için, zamanı iyi yönetmeyi öğrenmeli, kendi hızıyla düzenli ve planlı bir
şekilde çalışmalı, işleri önem derecelerine göre sıralamalı, programlarını katı
biçimde değil her an değişebileceğini göz önünde bulundurarak planlamalıdır.
Çalışma programında dinlenmek için ara bırakmaya özen göstermeli, yaptığı
işlere yoğunlaşabilmek için yoğun stresten uzaklaşması gerektiğini
unutmamalıdır. Gerektiğinde bir danışmandan destek almaktan kaçınmamalı,
stresle nasıl baş edebileceğini öğrenmelidir. Ayrıca, stresi yaratan etkenin ne
olduğu doğru saptanmalı ve gerekli önlemler alınmalı, stres yönetimi ile
stresin olumlu etkileri desteklenmeli, olumsuz etkileri yok edilmelidir.
İşten kaynaklı stresi yönetmek için ise,
örgüt içinde iletişim üst düzeyde tutulmalı, bilgi alışverişinde bulunulmalı,
stres kaynağı belirlenerek çözümü yoluna gidilmeli, sosyal ve kültürel
faaliyetlere zaman ayrılmalı, verimli bir iş planı yapılmalı ve örgütün tüm
kademelerinin kalite ve yeteneklerini artırma yoluna gidilmelidir.
İş saatleri dışında işin etkisinden
uzaklaşmayı sağlayacak hobi edinmelidir. iş arkadaşlarıyla iş dışında geçirdiği
zaman miktarını artırmaya çalışmalıdır. Evden işe gelirken farklı yolları kullanmalı,
iş yerinde zaman zaman kimi mobilyaların ve masasındaki eşyaların yerlerini
değiştirmelidir, olanaklıysa masasının yönünü ve yerini değiştirmelidir.
Yöneticinin, olabildiğince kitap okuması
ve öncelikle kendisini tanımaya çalışması yararlı olacaktır. Kendisini
tanıdıkça, eksikliklerinin daha çok farkına varacak, kendisini daha nesnel
değerlendirme olanağına kavuşacaktır. Yaptığı değerlendirmeler empati kurmasını
sağlayacak ve çalışanlarıyla daha uyumlu ilişkiler geliştirebilecektir.
Eksikliklerini daha içtenlikle değerlendirmesi kendisini iki farklı yola
yönlendirebilir.
Birinci durumda, eksikliklerini
gidermeye yönelik içtenlikli çabalar gösterir ve daha iyi bir yönetici olma yolunda
kayda değer adımlar atar; dolayısıyla stresi yönetmede ve stresi olumlu
kullanmada daha başarılı olur.
İkinci durumda ise kendisini geliştirme
yönünde fazla bir istek duymasa bile içinde bulunduğu ortamlarda ne gibi bir
konumda olduğunu daha iyi belirleyebilir. Bulunduğu konuma uygun beklentiler
geliştirir, olduğundan fazla görünme çabasından çok konumunu kabul etme
eğiliminde olur. Bu da onun daha sakin, daha kendini bilen birisi olmasına yol
açacaktır. Böylece uzlaşmacı yönü artacak ve yeri geldiğinde diğerlerine uymak
konusunda daha az direnç gösterecektir. Çalışma ortamında katılımcılık artacak
ve daha doğru kararlar alınabilecektir.
KAYNAKÇA
Aktaş, A. M.
(2001) “Bir Kamu
Kuruluşunun Üst Düzey Yöneticilerinin İş Stresi ve Kişilik Özellikleri,” Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, 56 (4),
25-42.
Aydın, Ş. (2004) “Örgütsel Stres
Yönetimi,” Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 6 (3),
49-74
Cam, E. (2004) “Çalışma Yaşamında
Stres ve Kamu Kesiminde Kadın Çalışanlar,” Uluslar arası İnsan Bilimleri
Dergisi, ISSN: 1303-5134, www.insanbilimleri.com (23.4.2012)
Can, H. (2005) Organizasyon ve Yönetim, Ankara: Siyasal
Kitabevi.
Soysal, A.
(2009) “İş Yaşamında Stres,” Çimento İşveren Dergisi, Mayıs, 17-40.
Şimşek, M. Ş.,
Akgemci, T. ve Çelik, A. (2005) Davranış Bilimlerine
Giriş ve Örgütlerde Davranış, Konya: Adım Matbaacılık.
Gayet güzel bir çalışma olmuş; Kubilay Bey elinize sağlık. Bu çalışmadan yararlanan birçok kişi var ama maalesef atıf yapmıyorlar. Emeğe saygı gereği hatırlatmak istedim.
YanıtlaSil